Tırnak ile, Diş ile: 1001 Şiir

"Topraktan sağdığımız pekmez güneşin başını döndürür."

"Saçlarımda dolunay taneleri eriyor. Saçlarımda bir kızılderili reisi, oturmuş barış çubuğu tüttürüyor."

"İki buğulu ağaç olalım, ben sana; iki serin taş, demiştim, daha o zaman."

"Bütün yaz uğraştı ve başardı. Tahtadan bir kedi, bir de deniz."

"Ölümüyle koparacak taşlarını zamandan, duyarlığı çoğaltan ölümsüz Kartaca'nın."

"İçime çektiğim hava değil, gökyüzüdür."

"Beyaz gömleğinde bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin. Hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için."

"Öğretebiliriz: Dövüşmeyi insanlarımız için, ve her gün biraz daha candan, biraz daha iyi sevmeyi..."

"Limandan bir gemi giderdi. Sen kalkıp ona giderdin. Benzin mum gibi giderdin."

"Renkler, unutulmaz ve doyulmaz, büyü renkler!"

"Birden küçük bir çocuktum anne dizinde."

"Bir sargın umut yakaladım; onu kuşandım. Serin mavi bir gökyüzü buldum; onu kuşandım."

"Uzak, çok uzakta kalmış, Girit'teki evlerinde annesinin gece vakti söylediği Rumca ninnisini dinliyor."

"Ve serildi bembeyaz bir şal karanlıklara..."

"Ürpertili bir ovada, dörtnala sarsılarak koşan bir kısrak gibi geliyorsun."

"Ateş gibi bir nehr akıyordu, ruhumla o ruhun arasından."

"Pırıltılar, nağmeler... Renklerle eriyorum."

"Her çiçek, rengiyle öten kuş olmuş. Her dal, kendi çalan keman bahçede."

"Aşksa bu, ben buna varım, günlerim sığı."

"Biteceği falan yok iğdelerin. Çünkü her köşe yeni bir başlangıç."

"Bir değirmenci yüzükoyun kapanırdı uzun uykusuna."

"Durmadan değişen bir kentte selvilerin anılarıyla uğuldayan bir sokaktı."

"Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu. İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük."

"Bakıyorum aydınlık; uyuyorsun yanımda... Güzelce"

"Yarışı başlatan tabanca sesi gibi, dudaklarımız koşuya çıktıktan sonra duyuyoruz söylediklerimizi."

"Başka evlerde karşılaştık. İliğinden öptüm seni."

"Ama yine de kıskandırırdı çizdiğim bütün Eyfel'leri."

"'Ölünceye kadar seninim,' diyor denize, kendi gölgesinde yanan bir çınar."

"Sevgilim sen sakla bir kaçağı."

"Geceleyin gökyüzünden güneş topla benim için."

"Kiminin gözleri tülbentle bağlı. Annesi bağladı hangi niyetle bağladı? Gömleği yastığının altında."

"Annem çok küçükken öldü. Beni öp, sonra doğur beni."

"Çocuk güzel anılar gibi hüzünlü. Hüzünlü şarkılar gibi güzel."

"Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk. Birleşiyoruz sessizce."

"Seni düşünürken bir çakıl taşı ısınır içimde."

"Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de, sana hep, hep yeniden başlamak isterim."

"Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer."

"İstanbul ufuktan simasını göstermeden önce, kalbimde göründü."

"Hançer ol, göğsüme saplan; ecel ol, karşıma çık."

"Düğün olur, bayram gelir. Dostlar beni hatırlasın."

"Asırlar elinde bir tesbih gibi, çeviriyor çarkı devran bakalım."

"Kuşlar dal değiştirdikçe, sokağı dönen gözleri çalar çiniye çiniye."

"Ben asker değilim nişanlıyım."

"Ben kibriti çaktığım zaman her şey kırmızıydı yüzün olarak."

"Bir gece Aksaray'da hiç unutmam, yüzümü ellemişti galiba."

"Bir şair: Ahmed Arif. Toplar dağların rüzgarlarını. Dağıtır çocuklara erken."

"Senin bir elinde bir mendil, öbüründe kuş sesleri."

"Ama bana kalırsa bir çocuğun yaz teri gibidir. Kurur geçer gider."

"Oysa kavradığım her şeyin adını bilmek biraz bunaltıyor beni."

"Bu kenti sevdim dedim. Benim olsun demedim ki."

"Belki yorgun, gene de ışıltılı... Belki üzgün, gene de yiğit."

"Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne. Ay bir yandan sen bir yandan sar beni."

"Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere."

"Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar. Bil ki seni istiyorum."

"Kim ne derse desin, mutlu oluruz."

"Ya çok erken ya çok geç doğmadık mı sevgilim? Buna rağmen mutluluğa inanıyoruz."

"Nasıl iş bu, her yanına çiçek yağmış erik ağacının."

"Oralar yazın mı hala, güpgüzel midir? Gayri şarapsadım ben, İstanbulsadım."

"Seher yeline uyup kuşlar tüneğinden uçtu. Bu türküyü dinlemeyecek misin?"

"Dudaklarında tutup rüzgarı, Maria Missakian adında biri gelse, göğsüne kapansam."

'Yoksulluğun eşiğinde kapaklandığım zaman, ellerimden sımsıkı tutmuyor mu senin iyimserliğin?"

"Bir damla dedim, sen bana derya verdin. Her anıma renk, ömrüme mana verdin."

"Beni koyup koyup gitme ne olursun."

"Sisler bulvarından geçtim sırılsıklamdı, ıslak kaldırımlar parlıyordu."

"Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar, ikimize yetmez."

"Alçak sesle konuşuyoruz korkudan değil."

"Bir yaş büyüğüm babamdan. Ve rüzgar bir törendeki gibi çekiştirir durur yağmurluğumu."

"Morumsu uykulardan, selam, aleykümselam."

"Hıdırellez güneşi, beraber tırmanmadık mı ağaçlara?"

"Bir elde çatal, bir elde dehre."

"Hacivat'ın karısı Beyoğlu'nda gezmeli."

"Bir bin yıl rüzgar değirmeninizde kaldım."

"İşte bütün ama bütün bunlar için sana teşekkür ederim."

"Bu bitmemiş şiirler senin ayakbileklerin."

"Bir gün karşılaşırız. Bir gün, bir yarım akşam."

"Tenhaydı, tenhaydı vakitler. Kusursuz, çırılçıplak bir şafaktı."

"Bir ben bileceğim oysa, ne afat sevdim. Bir de ağzı var, dili yok, Diyarbekir Kalesi..."

"Bir sevinçtir aldı kırlangıçları."

"Bir çift güvercin havalansa. Yanık yanık koksa karanfil."

"San Marco meydanında dost olduğum güvercin, bir Alman misillemesinde kurşuna dizilmesiyse eğer, Venedik'e gider."

"Bir de rakı şişesinde balık olsam."

"Şiir yazma hastalığım hep böyle havalarda nüksetti."

"İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. Bir kuş çırpınıyor eteklerinde. Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum."

"Söz olurmuş. Olsun. Dostum değil misin?"

"Ben ölürüm de söylemem ölürüm de, sana niçin bakamadığımı, bir yaz akşamı."

"Ne ağaç, ne meyva; ben bir denizde eriyorum. Om mani padme hum."

"İki saat sonra uçak alanındayım. Beş saat sonra maviliğinde senin."

"Berlin günlük güneşlik. 8 Mart, 1963."

"Yitirilmiş erkekler gelir kadınlar koğuşuna geceleri. Sen kendi resmini kendin de yapamazsın."

"Görünen her şey ben oldum. Ve her şey beni gören göz oldu."

"Bu meltemli geceler, su sesi, ay ışığı, uzayan türküleri cırcır böceklerinin..."

"Bir türkü söylüyorlar öyle sessiz! Dumanın daim olsun güzel baca!"

"Her mihnet kabulüm, yeter ki gün eksilmesin penceremden!"

"Ne kadar güzelsin Elif, dağın kızı! Derin ıssızlığın kokusuz çiçeği!"

"Daha dün bir çığ gibi inerken dağlarından, bugün karşında sakin bir su halinde aktı."

"Sanki bir lahitten kalkar ve sessiz, uzak bir maziye dönüp giderdi."

"Oradayım ben hep, orada, derinde; gemilerin ihtiyar köpüklerinde."

"Bize bir masa ayır Yanakimu, Alexsandra'mla benim için."

"Saç tel tel, örtüler hep tül tül düşer. Gözümün değdiği yere gül düşer."

"Mavi aynasında suların: boy verip görünmek istiyorum! Denize dönmek istiyorum!"

"Yapraklarım gözlerimdir. Şaşarak bakarım. Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u."

"'İster gökyüzünde seyret, ister gözlerimde. Körler onları görmese de, yıldızlar vardır,' dedi."

"Bana yaşadığı kentin kumunu gönderen bir sevgilim vardı. Bense merak ederdim hep oranın rüzgarını."

"Bir çift yaprakmış dalında yumuşacık. Tutmuşum, tutmuşum ellerinden senin."

"Başka türlü bir şey benim istediğim. Ne ağaca benzer, ne buluta benzer."

"Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın. Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak."

"Bütün güzellikler sende, aşk bendedir."

"Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun."

"Seni ayırmışlarsa, gel bana, işte elim."

"Ve bir gün yabani bir çiçek, bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse, sapında muhakkak iki çiçek açacak: Biri sen. Biri de ben."

"Yani sen elmayı seviyorsun diye, elmanın da seni sevmesi şart mı?"

"Tuttu bacağımın siyatik ağrısı. Ve unutma ki, daima iyi şeyler düşünmeli bir mahpusun karısı."

"Çocuklar korkunç, Allahım, bebek yaparlar haçları. Aşina değiller hatıramıza, severken aynı ağaçları."

"Sevmek, güzel meslek."

"Seviyorum seni, 'Yaşıyoruz çok şükür!' der gibi."

"Bir Beşiktaş tramvayı geldi aldı beni. Bir Beşiktaş tramvayı götürdü sana."

"Ve aynı ayın altında kağnılar yürüyordu. Akşehir üstünden Afyon'a doğru."

"Hülyan, eşiği aşılmaz, bir saray olmuştu bize."

"Mavi, masmavi bir ışık. Ortasında yüzmekteyim."

"Bitmeyen aşk türküsü kumruların sesinde, rüyası ömrümüzün çünkü eşyaya siner."

"Lale sümbül, mor menekşe, gül yarim. Sen bir çiçek olsan, ben bir yaz olsam."

"Anılmazdı Veysel adı, o sana aşık olmasa."

"Yarin dudağından getirilmiş, bir katre alevdir bu karanfil."

"Ateş doludur, tutma yanarsın. Karşında şu gülgun piyale!.."

"Mevsim iyi, kainat iyiydi; yıldızlar o yanda, biz bu yanda."

"Velhasıl o rü'ya duruyor yerli yerinde!"

"Ve serin serviler altında kalan kabrinde, her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter."

"Dudağında yangın varmış dediler. Ta ezelden yayan koşarak geldim."

"Dağlar nasıl bakarsa siyah ufka öyle bak."

"Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç."

"Sen en güzel çiçekleri açacaksın tomurcuk."

"İki mum yaktık. Seyrine baktık."

"Bilmeyin hikayemi işte. Öyle yaşar giderim."

"Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göreceğiz."

"Tam, bıçağım cehennem gibi güzelken, aklıma düşüyorsun, ellerim arık..."

"Yediveren gül kardeşi bir arzu. Oy sevmışem ben seni..."

"Anladım ama, iş işten geçmiş ola. Şöyle bir etrafıma baktım. Baktım ki yaşamak güzeldi hala..."

"Gençtik, aşıktık, deliydik. Seviştikçe ağardı karanlıklar. Bunca dağın karlarını erittik."

"Kız kakülü, ne hal eylermiş teni. Ellerin, deli hoyrat."

"Maviye, maviye çalar gözlerin. Yangın mavisine."

"Seni, dişlerinde elma kokusu. Bir daha hangi ana doğurur bizi?"

"Büyük asi ırmaklardan geçer renk renk ışıklarım. Getirip onlardan arşın arşın, bütün okullara dağıtırım."

"Ama akşam erken iniyor mahpushaneye. Ve dışarda delikanlı bir bahar, seviyorum seni, çıldırasıya..."

"Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş, karanfil kokuyor cıgaram. Dağlarına bahar gelmiş memleketimin."

"Gençlik hülyalarıma düşen güzel aydınlık — Ümitsiz kaldıkça seni düşündüm."

"Oturmuş bebek anasının kucağına. Bakarım altın parıltılı yüzüne."

"İlan-ı aşk makamından bir mısra, yeşerip, kımıldar içimde. Düşer aklıma gözlerin..."

"Halbuki sen kahraman yüreğinle, bir kalp damarı gibi hızlı hızlı atardın."

"Dilsiz değilim susamam, öyle ölüler gibi, bu güzel dünya ortasında."

"Halbuki ben hala topaç çeviriyorum sokakta."

"Köpek, sıcağı yavruluyor... Sarı. İçimizin sarısı."

"Gülünce şapkalarla gülmeli."

"Pinekleyelim pinekleyelim. Horlayalım efendiler biraz."

"İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki. Gülüşerek başlıyoruz söze."

"Bir yandan yağmur yağar, ıslak. Bir yandan hamutlar şak şak eder."

"Her şeye rağmen ellerin üşür. Üşürsen beni unutma."

"Ne zaman seni düşünsem, bir ceylan su içmeye iner."

"Ağır başıyla kopar dağdan. Nöbet alır şehri devirir."

"Bir erkek mi o, göle yatmış bir güneş demetinde?"

"Sakin güllerini açtıkça bir bir, bunalmış ruhların tesellisidir."

"Gün olur, alır başımı giderim."

"İstanbul'da bir sevdiğim vardı, keçi yavrusuna benzer."

"Sabret neşem, sabret şarkım, sabret sevdiğim."

"'Bizim nelerimiz yoktu ki, kardeş! Çocuklarımız, karımız, kitaplarımız."

"Biliyorum ayıp ve manasız. Ama peşlerinden gidiyorum gezmeye çıktıkları vakit ana kız."

"Şıngır mıngır demir alır gemiler."

"Burun-dağ'da gök düşüyor mu ne"

"Gözümün önüne geldi birden, balkıyan güzel yüzün."

"Ağlamadım. Ağlamayan kadına teşvik fonundan kredi vermiyorlardı bile."

"'Uyandım bir sabah' gibi değil, öyle değil. Nasıl yürür özsu dal uçlarına. Ve günışığı sislerden düşsel ovalara."

"Herkes çıkarsın kalbini, o çirkin mücevher sandığından. Ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım."

"Eğildim kulağına; dur, gitme dedim. Hareli gözlerinden öpmek istedim."

"Güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde."

"Bahtiyarız yaşayabildiğimiz için. Herhalde çoktan öldürülmüştük sen Londra'da olsaydın, ben Tobruk'ta olsaydım, bir İngiliz şilebinde yahut."

"Bir elim ay, bir elim körpe güneş. Bir göl gibiyim akşamlara dönmüş."

"Kız birdenbire, oğlan birdenbire; yollar, kırlar, kediler, insanlar..."

"Bir kenarını yamuk çizmişler Üsküdar'a gidiyor. Bir kenarına istesek her akşam rastlayabiliriz."

"Bir şey değil benim unutulmuşluğum, ben gün gördüm vaktile yeterince."

"Evimin içinde ayağının sesini duymak istiyorum; istiyorum ki kapımı çalasın."

"Aklım eğlencesi gönlüm yaylası. Bir yel esti başımdaki dumana."

"Ya güneşten daha zengin sofraya diz çökeriz, ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenle."

"Cümle yolculara dua ederim. Nasipleri bol olsun, dilekleri tutsun."

"Ne kadar balık düşünüyorsam o kadar balık."

"Gülerken yüzün, sanki çarmıhını kırmışsın."

"Şimdi sımsıcak bir kar yağıyor yine. Yüreğimin üstüne yağıyor hiç durmadan."

"Bir servi dedi ki bana: 'Rahat benim altımdadır. Başını vurma dört yana.'"

"Açar sevilere yatağı. Yeğ kılar saklamaya söylemeyi."

"Ben sana mecburum bilemezsin."

"Deli rüzgarlarım vardır. Ovalar bana çok dardır. Benim meskenim dağlardır."

"Yarın sabah erken uyan. Ben yıldızıma söyledim, ışıklar serpecek üzerine."

"Eteklerin moda yelkenlerinde, elin omzumda sıcak."

"Keşke yalnız bunun için sevseydim seni."

"Bir şey var, ancak makilerin orada söyleyebilirim. Keşke yalnız bunun için sevseydim seni."

"Bir parça uzaklaş kederlerinden."

"Yıldızları alnımda, nigahımda birikmiş, sahilleri ömrümde beraber yürümüştü."

"Adım görseniz her gün o denizlerdeydi. Bin yıl bir M sesiydim aşağı Mısır'da."

"Dedelerinin dedeleriyle gelmiş utanmadan, elinde balta sırtında nacak."

"Dünyada sizinle İstanbul olmak varmış."

"Mavi bir elbiseyle gelmiştin, gökyüzü maviydi. Getirdiğin rüzgarla ev kokuyordun..."

"Gittim geldim kara saçlarımı öyle buldum."

"Başucumda bir sen varsın, bir de evren."

"Bir damla bana baksan, genç olurum."

"Silinirdi bütün konuşmalar, sisler içindeki bir adanın cumartesi sessizliğinde."

"Parmağımdan çıkartamadığım bir yüzüksün sen."

"Tanıdığım bir ağaç var, Etlik bağlarına yakın."

"Oysa bir sevginin üstünde kitap. Eski günlerden kalma masada."

"Bir yaz yağmuru yağdı içime. Ezildi iri üzüm taneleri camlarımda. Gözleri kamaştı yapraklarımın."

"Sabah olsam ona tutsak. Adı Şehnaz."

"Döneriz ağaçlar, evimiz ve dünya."

"Sana gitme demeyeceğim. Üşüyorsun, ceketimi al."

"Vazoda yaseminler, ufukta yağmur kuşları... Çözülmez bilmecelerdi hep."

"İnsan nasıl ölebilir, yaşamak bu kadar güzelken?"

"Sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi."

"Ben yılmam taş çekerim, çamur kararım ben. Senin de gürül gürül saçların var nasıl olsa."

"Hiç unutmam yine böyle bir gün, Ada'da Hıristos tepesinde, deniz tabak gibi önümüzde."

"Adamların kafasından hayaller geçiyordu. Kiminin han hamam geçiyordu. Soğan ekmek kiminin."

"İşim gücüm budur benim. Gökyüzünü boyarım, her sabah."

"Ben seni sevdalıyorum orada kaç yıl."

"Kalbim sevda içindeydi. İstanbul bahar içinde."

"Onunsa daima; yol mu, para mı, mektup mu; bir düşündüğü var."

"Senin bir havan var, beni asıl saran o. Onunla daha bir değere biniyor soluk almak."

"Nefes var. Ayak sesi var. Çok şükür, çok şükür.

"O her seferinde 'eve geç kaldım' diyor. Ve her seferinde, kolunda iki okka ekmek."

"Bir gökyüzü genişliğiyle ruhuma dolar, otların içinde sırt üstü yatmanın tadı."

"Şakağımda annemin sıcak dizi. Kulağımda falcı kadının sözü."

"Kansam bir an güzelliğine, kuşlar gibi serseri ömrün."

"Ortasına nadazın konmuştu, gök dökülürcesine kuşlar."

"Bütün mevsimlerimin üstüne, geriliyor bembeyaz bir kanat."

"Öyle seviştiler ki, kadın erkekte kaldı, erkek kadında."

"Milyarları saysın çelik dev, ne çıkar."

"Aşk ve lezzet üzre parlıyor, dişlerimin beyazlığı."

"Seni ki ne kadar, ne kadar yaşıyorum. Toprak altına giren hacimler gibi."

"Gözleri açık, havada, büyüyecekti daha."

Denizlerin ıslak aydınlığında - etinin lezzetinden habersiz - balıklar var, insanlara küskündür.

"Şeyh Bedrettin Sokağı'na kadar girdi... Ne sisti."

"Sınıfın en devamsızını, bir sinema dönüşü tanıdım."

"Haydi Abbas, vakit tamam."

"Sana hazır ninniler söylesem, bahçeye kurdum desem salıncak, inanır mısın?"

"Bilmezler ki bu kabirle yoktur alakam. Ben o çiçeklerdeyim, ben o çiçeklerim."

"Koşun çocuklar, koşun komşu kızlar. Avuçlarıma sığmıyor yıldızlar."

"Memleket isterim: Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun."

"Ben büyük rüzgarları severim; büyük olsun."

"Dinledikçe ömrüm artar, öyle güzel!"

"Biz de hafif olsaydık bir rüzgardan."

"Çoluk çocuğunla artık bütün gece, nefesin nefeslerine karışmış."

"Yel yapraklarımı savurur. Dört yanım yağmurla örtülü."

"Kış bitti... Uzaklarda ilk ümitler gibi yaz."

"Geldim işte mevsim gibi kapına. Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ."

"Selam, sonsuzluğun aydınlık bahçesinden. Selam, senelerce, senelerce öteye..."

"Sense akarsu gibi, rüzgar gibi hürdün."

"Bir Nisan akşamı, serin bir günün, şarkın bu sevimli, güzel köyünün, cenneti andıran bir akşamıydı."

"Nefes nefese bir yaz geçti."

"İstasyonda tren oluyor biraz. Ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım."

"Sonra yüzün, onun ardından gözlerin, dudakların."

"Seninle ben değil. Seninle biz ikimiz, el ele, göz göze, baş başa, iyi şeyler düşündük."

"Öyle füsunludur bu yer. Şiirine borçludur Homer. Çünkü senindir İlyada."

"Işıklar ipek olur. Yapraklar çiçek olur. Çalılar petek olur. Dolar kuru dereler."

"Çıplak bir kadın gibi, beyaz çarşaflarıyla, beni uyutmak için yatağım esneyecek."

"Günle birlikte erir uyuklayan mor dağlar."

"Can kadar yakın. Çin kadar uzak. Lizboa boyalı haritalar da kapanır."

"Etli dudakların var. Yiyecek beni. Korkuyorum."

"Ben onsuz edemem. Eli elimin içinde olmalı. Gözlerine bakmalıyım."

"Kedim, ayak ucuma büzülmüş uyumakta. İplik iplik sarıyor sükutu bir yumakta. Hırıl hırıl..."

"Ufuklarda bu akşam ne sis var, ne bulut var... Selvilerin içinde bir alev Emir Sultan."

"Yıldızlar çamlara değer de geçer. Gün burdan başını eğer de geçer."

"Geceleyin bir ses böler uykumu. İçim ürpermeyle dolar: -Nerdesin?"

"İnsan gelir, ayağının tozuyla. İnsan gelir, bir çift sevda sözüyle."

"Gün olur çağırır beni her ufuk."

"Belki yüzünün bir tarafı biraz, bizim Dumlupınar'da yatana benziyordur."

"Kedi uyukluyor, güneş sıcak. Çok şükür yaşıyoruz."

"Viltava suyuna karşı oturup, tatlı tatlı yarenliği severim. Hele sabahları, hele baharda..."

"Bilmiyorum, neden aklımda hep ilk önce senden duyduğum Çankırılı bir cümle var: 'Pamukladı mıydı kavaklar, kiraz gelir ardından'."

"Ve dışında bu safın, toprak ve sen, bana kâfi gelmiyorsunuz. Halbuki sen harikulade güzelsin. Toprak sıcak ve güzeldir."

"Ay, balkonda başını dayadı parmaklığa. Uyuyor... Uzakta bir saat çaldı: Bir... iki!"

"Sen gözlerimde bir renk, kulaklarımda bir ses ve içimde bir nefes olarak kalacaksın..."

"Sandım ki uzaklaştı yağan kar ve karanlık. Uykumda bütün bir gece Körfez'deyim artık!" Varşova, 1927.

"Kokuyor bir tazelik. Çepçevre oturmuş bakıyoruz ona. Şaşkın, düşünceli, iyimser." Mart 1960, Moskova.

"Uzayıp gidiyor tanyerine kadar dosdoğru geniş. Bir mahallede yağmur yağıyor. Bitişiğinde güneş."

"Çiçek mi, meyva mı, tohum mu nedir. Nar tanesi gibi pırıl pırıl."

"Atlarımız yemyeşil bir söğüt dalından koşuyoruz. Kiraz ayı geliyor!"

"Altın kulelerden yine kuşlar, tekrarını ömrün eder ilan."

"Çok güzel levha imiş! Doğrusu şenlendi oda!"

"Her şey yerli yerinde: masa, sürahi, çardak. Serpilen aydınlıkta, dalların arasından."

"Bu ne çıldırtan denge? Yaprak döker bir yanımız. Bir yanımız bahar bahçe."

"Ağaçlar bükmesinler, n'olursun boyunlarını. Neden akşam oluyorum tren kalkınca?"

"Ya bu çamurdaki kadınlar? Bu mavi mavi, bu yeşil yeşil fistanlı... Geceleri de ayakta mı dururlar böyle?"

"Neydi o deli gibi gidişimiz, bembeyaz köpüklere, açıklara!"

"Öyledir gün şafak çöktüğü zaman. Göllere gölgeler çöktüğü zaman!" 1897.

"Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz. Küçük, muttarit, muhteriz darbeler..."

"Sarmaşık-vari sarılsam, eğilir ol anda."

"Mesken oldu bana şu sahralar."

"Bu işretgehte ben çok durmadım. Ammâ neler gördüm."

"Çay süzgecim kırıksa, gönlüm büyük. Cebim delikse, boş ver, sevgimiz var."

"Işık içinde yüzüyor. Neresinden baksan, gözlerin kamaşır."

"Aklıma geldikçe her sefer, gözlerinin mavisini bitirdim. Saçlarının siyahına başladım."

"Umut kaçınılmaz gerçektir çünkü. Biri Asya'da biterken sözgelişi, Şili'de öbürkü başlar."

"Kale her zamankinden korkunç: Gece vakti, karlar altında, kışın."

"Dağdan ovaya inen sellere merhaba!"

"Geride bekleyenin varmış, aldırma. Görmüyor musun, her yanda hürriyet."

"Bekliyorum. Öyle bir havada gel ki, vazgeçmek mümkün olmasın."

"Şimdi şiir bence senin yüzündür. Şimdi tahtım senin dizindir."

"Gün doğuyor şehrin üzerine."

"Esirden dudaklar okşasın, sevsin. Mademki geceden daha güzelsin!"

"Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün, bu kadar benden uzak, bu kadar mavi, bu kadar geniş olduğuna şaşarak..."

"Mektuplar aldım, sevindim. Birinde denmiş 'geliyorum'. Öbüründe yazılmış 'geleceğim'."

"Her şey bir başlangıçtı sevgimize. Çılgın yaz çiçeklerine, yediveren güllere."

"Ay ışığına batmış karabiber ağaçları, gümüş tozu. Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar."

"Bu kadar yürekten çağırma beni. Bir gece ansızın gelebilirim."

"Eski bir şarkı. Belki bir şiir. Ne kadınlar sevdim, zaten yoktular."

"Açardın, yalnızlığımda. Mavi ve yeşil, açardın."

"Nasıl olsa sarhoşuz. Nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda."

"Sesinde ne var biliyor musun? Bir bahçenin ortası var."

"Yemyeşil oluvermiş ağaçlar, bulutlara hayretinden."

"Yağmurdan korktuğumu bilirsen, gözlerim aklına gelirse, elimden tut. Yoksa düşeceğim."

"Sevgilim, ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim. Elimde uçuk mavi bir kalem, cebimde iki paket sigara."

"Ama o sırada, birdenbire, odayı sözgelimi Brezilya'ya çevirir bir çiçek."

"Bak şu bebelerin güzelliğine. Kaşı destan. Gözü destan."

"Ne güzel şey hatırlamak seni: bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin, ve saçlarında vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının..."

"Dün gece sen uyurken, ismini fısıldadım. Ve hayvanların korkunç öykülerini anlattım."

"Desem ki sen benim için hava kadar lazım, ekmek kadar mübarek, su gibi aziz bir şeysin."

"Yağmur akar, akasyalar ıslanır. Bulutlar uçuşur geceleyin. Ben yağmura deli, buluta deli."

"Bir gün birileri öte geçelerden, ıslık çalar yanıt veriririz."

"Tabiatla haşır neşir, kırlarda geçen ikindi vakti. Sakin, dinlenmiş, rahat. Bir gün daha bitti."

"Bacın bazlama yağlasın sahana. Mutluyuz, tüm dünyaya duyur."

"Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden. Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak."

"Seni bağırabilsem seni. Dipsiz kuyulara. Akan yıldıza."

"Benimle başladı bu müthiş tazelik. Benimle yaklaştı güzel günler."

Sana üzücü gelmesin; sen sadece altına odaklan lütfen. Seni seviyorum.

Işıklar içinde uyu amca. Seni seviyorum. Işıklar içinde uyu.

"Bahçe suluyor sözde. Hava alıyor sözde."

"Can garip, can suskun. Can paramparça."

Benim çevirimle. Dünyanın en tatlı şiirlerinden. Yeniden kayıtla.

"Benim doğduğum köyleri akşamları eşkıyalar basardı. Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem."

"Güneş vurmuş içime. Kuşlara, yapraklara dönmüşüm."

"Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu, 'Hancı,' dedim, 'bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?'"

"Huma kuşu yere düştü ölmedi. Dünya Sultan Süleyman'a kalmadı."

"Her rengi istemez gözümüz, şimdi aldadır. İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır."

"Kaidesinde ise şu sözler yazılı: 'Benim adım Ozymandias, kralların kralı'."

"Üzünç kemiğimden çekerken beni kendi göğüne, bir kahkaha bölüyor dokusunu."

"Vardır anacak bir gün olup ismimi elbet; bir servinin altında dolan göz neme yetmez?"

"Görmesen bile denizi, yukarıya çevir gözü".

"Sekiz saat oluyor, karbonatlı bir çay bile içemedik."

"Bir rüzgar, bir fırtına gibi esecek gül; yıllarca esecek belki."

"Od renginde giysiler giyip odlara yandırdın bizi." Cemil Yener'in modern Türkçe uyarlamasıyla.

"Fakat zulmete mümkün müdür alıştırmak / Bütün güneşle, semâlarla beslenen rûhu."

"Elif kaşlarını çatar. Gamzesi sineme batar."

"Amma hiçbirinin hatırasında, yanan Berlin sokakları yoktu." Müziksiz.

İsmail Aksoy'un çevirisiyle. Müziksiz.

"Kalktım ki, evet, ağaçlar uyuyor".

"Vapurlar azaldı Beşiktaş'a".

"Gün olur, çağırır beni her ufuk."

"Adam masaya, aklında olup bitenleri koydu. Ne yapmak istiyordu hayatta? İşte onu koydu."

Açıklamaya gerek var mı? Okudukça içimi ısıtan klasik.

"Onu işitsen, yuvarlağı sende kalır; her başlangıçta yeni bir anlam vardır."

"Ey cesaret, hep dolu tut bardağımı! Sevgi ve umut birdir."

"Dilimde, bir türkü, bir saz, bir umut oldun."

Lakonik, keyifli, akılda kalıcı şairimiz.

Böyle bir adama, böyle bir son şiir yakışır.

Yenilerde vefat eden küçük İskender'in en şeker şiirlerinden biri. Mekânı cennet olsun.

Tüyler ürperten, umut veren şiir. Klasik Nazım.

Ahmet Erhan deyince gelince çağrışım.

Ahmed Arif'in ölümsüz, mucizevi şiiri.