
Psikiyatri'den Ethica'ya Psikethica
By Ersin Baltacı

Psikiyatri'den Ethica'ya PsikethicaMar 10, 2023

Hatay'dan Ayrılırken-2 / Umut İnsanda

Hatay'dan Ayrılırken-1 /Unutmayalım

Samandağ'dan İzlenimler: Hissedilenler ve Hissedilemeyenler

Kalanları ve Gidenleri ile Antakya

Antakya’dan İzlenimler

Deprem Sonrası Kimler Psikiyatriye Yönlendirilmeli?
Deprem sonrası hepimiz çeşitli ruhsal tepkiler veririz. Bu tepkilerin çoğu olağandışı duruma karşı verilen olağan tepkilerdir. Bu tepkilerin büyük çoğunluğunun zamanla azalıp yaşamımızın sürekliliğini etkilememesini bekleriz. Ama dissosiyasyon, şiddetli depresyon, intihar düşünceleri, psikotik yaşantılar gibi bazı tepkiler yakından takip edilmeli ve tedavi süreçlerine yönlendirilmelidir, bu tepkiler olağandışı tepkiler olarak tanımlanabilir. Bu tepkilerle karşılaşıldığında muhakkak bir sağlık kuruluşundan destek almak gerekir. Bu konuşmamda kendimizde ya da çevremizde gördüğümüz ya da gözlemlediğimiz zaman muhakkak bir psikiyatriste yönlendirilmesi gereken yaşantılardan bahsediyorum.

Depreme Uzaktan Tanık Olanların Ruh Sağlığını Korumak İçin Ne Yapmalı?
Travmatik belirtiler olayın doğrudan yaşantılanması ile oluşabileceği gibi olayı doğrudan yaşamasa da tanık olan insanlarda da ortaya çıkabilir. Herbirimiz sürekli deprem görüntülerini izliyor, whatsapp gruplarından süreci takip ediyoruz. Olayları ve gelişmeleri takip etmek, acıyı yüreğimizde hissetmek bu sürecin en doğal parçası ama bir yandan da kendimizi travmatize etmemek gerekir. Çünkü bizler iyi olabilirsek sürece olumlu bir katkı sunabiliriz.

Depremi Yaşayanların Ruh Sağlığını Korumak İçin Neler Yapılmalı?
Depremi yaşayanlar doğal bir afet sonucu büyük bir travmayla karşı karşıya kaldılar. Elbette bazı acıları ortadan kaldırmak mümkün değil. Deprem sadece bir olup bitmiş bir olay değil süregiden bir süreçtir. Deprem sonrası travmatik etkiler hala sürmektedir. Deprem sonrası alınan çeşitli önlemlerle ruhsal durumu iyileştirilmesi sağlanabilir. İkincil olan insan eliyle olan travmatik durumlar deprem sonrasında önlenebilir niteliktedir.

Deprem Sonrası Oluşabilecek Ruhsal Etkiler
Deprem hepimizi derinden etkiledi. Bu süreçte hep beraber yaralarımızı sarmaya başladık. Bu noktadan sonra psikososyal destek mekanizmaları önemli bir noktada. Deprem sonrası oluşan ruhsal etkiler olağandışı duruma verilen olağan tepkilerdir. Bu tarz zorlayıcı olaylar her insanda ruhsal etkiler ortaya çıkarabilir.

Başka Bir Psikiyatri Mümkün mü?
Bir yanda bütünlüklü bir felsefe olan Spinoza'nın felsefesi, öte yanda kuramları, araştırmaları, uygulamalarıyla kendi yolunu arayan, araştırma nesnesinin cihazlardaki görüntüsünden kafa içindeki beyni, nöronları, yolakları ile bunların bozukluklarını anlama çabası olan psikiyatrinin yaklaşımı. İkisi de insanın var olma çabasını artırma ortak arzusuna sahip. Biri tıp alanı, yani pratik bir alan olarak anlama ve sağaltım çabasıyla; diğeri pratik felsefesi, Ethica’sıyla. Psikiyatri yolunu örmek için felsefeyle kendisine dışardan bir yerden bakmak durumunda. Felsefe psikiyatrinin uygulama alanında yeniden kavramlarını değerlendirebilir. Psikiyatri ve felsefe arasında örtük bir konuşma zihin felsefesi başta olmak üzere edebiyattan sanata, hastalıklardan düşünme süreçlerine devam etmekte. Bu anlamda Deleuze özellikle psikanalizle bir tartışmaya girerek psikiyatrist Guattari ile işbirliği halinde Anti-Ödip adlı kitapla tartışmaların ortasında yer almış. Ortadan bir yerden başlamıştır. Benim de derdim ortadan bir yerden başlamak bir giriş yapmak. Felsefe ile psikiyatri arasında köprüler kurmak adına bir adım.

Geçmiş Yaşamın Zehri midir Kudreti mi?
Yaşam olumsallık içinde akıp durmamakta. Yaşam bir karşılaşmalar çokluğu. Şimdiye katılan her şey geçmişini de kapsayacak şekilde şimdide yaşam bulur. Şimdi eğer bir kudreti açığa çıkarıyorsa olumsal anlamda geçmiş elbette bir kudretin dinamiğidir. Ama bazen geçmiş eyleme gücümüzü azaltan etkilerle şimdiyi bir boğulma daralma alanına sokabilir. O zaman geçmiş yaşamın içinde bir zehir midir yoksa kudreti açığa çıkaran bir güç müdür?

Ah Zihnim Sen Nelere Muktedirsin?
Akıp giden gerçekliğin karşısında zihnimiz kim bilir neler yapıyor gerçekliğe. Neler yapıyor da bu gerçekliği kendine benzetiyor. Gerçeklikten kendinden bir şey ortaya çıkarıyor. Onu alıp neye çeviriyor. Bir zehir mi bir kudret meselesi mi -zihnin alıp geçmişle yaptığı. Ne yapıyorsa o geçmişe alıp bir başka şeye döndürebilir mi, var mıdır buna da kudreti.

Yaşamın Kudreti Olarak Geçmiş
Yaşam bir akış içinde sürüp gitmekte. Bu akış çeşitli karşılaşmalarla kendisini farklılaştırmakta. Her karşılaşma bir etki gücüne sahip. Her karşılaşma bizde bir iz bırakıyor. Geçmişi belki de bu izler sayesinde takip edebiliyoruz. Peki geçmiş nedir, bu izlerin bütünü müdür? Yoksa bu izlerden fazlası mıdır? İz bırakmayan bir geçmiş yok olup gitmiş midir yoksa derinlerde bir yerden yaşama çeşitlilik katıyor mudur? Muazzam bir felsefi soru ile karşı karşıyayız. Bu konuşmamda bu soruları felsefi zeminde ele almaya çalışarak felsefe ve psikiyatriye bir karşılaşma alanı yaratmak istiyorum.

Panik Atak Nedir, Kaygıdan Farkı Var mıdır?
Panik atak son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz yaşantılar arasındadır. Kaygının yoğunlaşmış hali olan panik ataklar beklenmedik anlarda ortaya çıkan durumlardır. Ortada herhangi bir tehlike yaratan durum olmaksızın yaşanan kaygı yanlış bir şekilde yorumlanır ve bu atağa ölüm korkusu eşlik eder. Her an tekrar bu atağın yaşanacağı korkusu beklenti anksiyetesi yaratır ve kaçınma davranışıyla beraber kişilerin sosyal işlevselliği bozulmaya başlar. Bu konuşmamda panik atakların doğası üzerine konuştum. Bu vidyoyu izlemeden önce Kaygı Bedende Ne Yapar? ( https://www.youtube.com/watch?v=T8Dr1... )adlı konuşmamı dinlemenizi öneririm. Fizyolojik olarak kaygının ne olduğunu anlarsak panik atağın ne olduğunu daha kolay anlarız.

Belleğin ve Alışkanlıkların Ürettiği: İnsan Doğası Üzerine Bir Formulasyon
Bu konuşmamda insan doğasını belleğin ve alışkanlıkların üzerinden bir sentez süreci olarak ele almak istedim. Bellek ve alışkanlıklar bir yandan insan ruhsallığını oluştururken bir yandan da gerçekliği çarpıtır ve bir insan doğası olarak ortaya çıkar. Tekrarın olduğu doğada bellek ve alışkanlıklar işe yarar ama gerçekliğe kendini de dayatır. Dayatır ve çarpıtır. Deleuze bu nedenle belleği ve alışkanlığı bir sentezleme süreci olarak ele alarak felsefenin tam da ortasına taşır. Bellek ve alışkanlığın düşüncede budayıcı yönüne değinir. Gerçek bellek ve alışkanlıkla başka bir gerçektir artık. Bu konuşmada belleğin ve alışkanlıkların perspektifinden insan ruhsallığını anlamaya ve felsefeye bir zemin oluşturmaya çalışıyorum.

Olağandan Psikopatolojiye Kaygı
Kaygı hepimizin zaman zaman deneyimlediği yaşamın olmazsa olmazı bir duygudur. Kaygı bir yanıyla olağan bir durumken bir yanıyla psikopatolojinin ana semptomu olarak da kendisini gösterebilir. Kaygı insanı insan yapan en temel duyguların başında gelir. Belki de insanın ürettiği her şey, kaygısının ürünüdür. Ne oluyor da yaratıcılığın dinamosu olan kaygı hastalığın bir belirtisi olabiliyor. Bu konuşmada olağandan psikopatolojiye kaygı kavramı ele alınacaktır.

Psikiyatride İlaçlar Yapay Bir İyileşme Mi Sağlar? Psikiyatride İlaçla İlgili Sık Sorulan Sorular
Hastalarla yaptığımız görüşmelerde bazen ilaçlarla ilgili önyargılarla karşılaşırız. Özellikle kulaktan kulağa duyulan bilgiler, internet gibi mecralarda anlatılan tabular ilaç kullanımına karşı ciddi bir defans oluşmasına neden olabilmektedir. Doğru bir değerlendirme sonrası kullanılan ilaçlar kısa sürede etkin bir tedavi sağlayabilir. Son zamanlarda antidepresanlar başta olmak üzere ilaçların çok fazla reçete edilmesi ya da reçete edilmeden doğrudan kullanılması artmaktadır. Doğru tanı ve doğru tedavi sağaltımda olmazsa olmazdır. Bu podcastte ilaçlar ile ilgili sık sorulan sorular ve cevapları yer almakta. Unutulmamalıdır ki her tedavi bireyseldir, burda verilen bilgiler genel bilgilerdir. Bir sıkıntınız varsa mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Beden Kaygı İle Ne Yapar?
Psikiyatri görüşmelerinde hastalar en sık kaygı ile ilişkili duygularından bahsederler. Bir yanıyla kaygı bedenin olağan fizyolojik bir yanıtıyken bir yanıyla yaşama katılmamızı engelleyen bir şeye dönüşebilir. Kaygı bedende bir dizi reaksiyonu açığa çıkartır ve bedensel bir yanıt oluşturur. Bu bedensel yanıt hepimizin zaman zaman deneyimlediği bir yanıttır. Peki kaygı ne zaman psikopatolojiye dönüşür? Kaygı bedenimizde ne yapar? Onu nasıl kontrol edip işlevsel bir sürece dönüştürebiliriz. Her duygunun muhakkak kişisel bir anlamı vardır. Bu podcastte kaygı mekanizması kişisel anlamların ötesinde çeşitli metaforlarla ve fizyoloji bilgisiyle detaylı olarak ele alınmıştır.